Geçtiğimiz hafta Dior, Yaz 2023 Erkek Koleksiyonu’nu moda severlerin beğenisine sundu. Koleksiyon, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de büyük bir ses getirdi. Bunun sebebi koleksiyonda kullanılan Gaziantep’e özgü Kutnu Kumaşı’ydı. Uluslararası bir platformda yer almak şüphesiz bizler için çok büyük bir gurur oldu. Bu koleksiyon aklıma, moda tasarımcısı Hatice Gökçe’nin Erzurum’un Ehram Kumaşı’nı kullanarak hazırladığı ve beni çok etkileyen erkek koleksiyonunu getirdi. Şimdi bu örneklerden yola çıkarak sizlere biraz geleneksel dokumalarımızdan, öneminden ve güncele uyarlamak için neler yapabileceğimizden bahsetmek istiyorum.
Giyimde olduğu kadar iç dekorasyonda da geniş kullanımı olan kumaşlar, Orta Asya, Selçuklu ve Osmanlı kültürlerinde çok büyük bir öneme sahipti. Özellikle Osmanlı padişahlarının gösterişli kumaşlara olan merakı ve düşkünlüğü sebebiyle tekstil ve kumaş sanatı 15. yüzyıldan sonra büyük bir gelişim göstermişti. Yolu Anadolu’dan geçmiş birçok medeniyetin kültürü ile Osmanlı kültürünün senteziyle ortaya zengin bir Türk dokuma kültürü çıkmıştı. Böylece dokumacılık kültürü günümüze kadar süregeldi. Dokumacılık, her yörede kendine bir yol buldu ve kendini farklı şekillerde var etti. Mesela Muş, Van, Şırnak, Hakkâri gibi şehirlerimizde Şal Şepik, Denizli’de Buldan Bezi, Sinop’ta Boyabat Çemberi, Muğla’da Üzümlü Dastar Dokuma, Rize’de Feretiko (Rize Bezi), Konya’da Bürümcük gibi daha birçok dokuma çeşidiyle Türkiye’nin dokuma haritası oluştu.
Görsel: Türkiye Dokuma Atlası
Günümüze yaklaştıkça, teknolojiyle ve artan hazır giyim talebiyle beraber tekstil makineleri de büyük bir gelişim gösterdi ve endüstriyel kumaşların seri üretimi büyük bir hız kazandı. Bu durum ise maalesef geleneksel dokumanın yavaş yavaş yitirilmesine neden oldu. Bir süredir geleneksel dokumaların kaybının engellenmesi için yöresel olarak küçük çalışmalar yapılıyor. Halk eğitim evlerinde, kooperatiflerde geleneği sürdürmek adına bu dokumalar öğretiliyor. Ama tabii bu çalışmalar yeterli değil. Geleneksel dokumalarımızın yörelerinden çıkartılarak dünya piyasasına tanıtılması ve katma değer haline dönüştürülmesi gerekiyor. Bunun için çalışan Türk moda tasarımcılarımız var tabi, bunlardan birisi Hatice Gökçe. Hazırladığı “Yenidoğan” koleksiyonunda Erzurum’un Ehram Kumaşı’nı günümüze uyarlayarak, dört mevsim kullanılabilir zamansız bir kapsül koleksiyon yarattı. Koleksiyonda kullanılan kumaşlar ise bölgeden toplanan eski tezgahlarda üretildi. Gökçe, bu kıymetli dokumayı dünyaya tanıtarak geleneksel kumaşların yeni kullanım alanları bulabileceğini gösterdi.
Görsel: Hatice Gökçe Resmi Web Sayfası
2022 yılında Türkiye Dokuma Atlası projesi hayata geçirildi. Proje kapsamında 397 yöresel kumaş tespit edilerek Türkiye’nin kumaş haritası için bir veri tabanı oluşturuldu ve önde gelen Türk moda tasarımcılarının katkılarıyla hazırlanan bir defileyle bu kumaşlardan 151 tanesi sergilendi. Defilede en çok dikkat çeken kumaşlardan biri Gaziantep Kutnu Kumaşı’ydı. Bu değerli dokumanın kaybolmaması ve günümüze uyarlanması ilkesiyle çalışan Kutnia markası, bir fuarda Dior tarafından keşfedildi ve Dior bu sene hazırladığı 2023 erkek giyim koleksiyonuna bu kumaşı dahil etti. Hatta kumaşın anlatıldığı bir videoyu sosyal medya hesaplarından yayınladı.
Görsel: Vogue Runway
Bu örneklerden yola çıkarak bizlerin bu değerlere sahip çıkmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Geleneksel dokumalarımızı nasıl daha iyi tanıtır ve bunları bir katma değere dönüştürürüz diye düşündüğümde; öncelikle bizlerin bu dokumaları tanıyıp sahiplenmesi, günlük kullanıma ve hatta özel gün giysilerine bile uyarlaması diyorum. Bu yolda Türk moda tasarımcılarına ve moda okullarına büyük iş düşüyor. Aynı Hatice Gökçe’nin, aynı Dior’un yaptığı gibi giyilebilir tasarımlar yapmak, bunları tanıtmak ve dünyaya arz etmek bu kültürün aktarılmasına ve devamlılığına yapılacak en büyük katkı olacaktır.
Comments