top of page

KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET

Gün içerisinde hepimiz bir şekilde "ne kadar şanssızım, neden bütün olaylar beni buluyor?, kesin bugün kötü bir şey olacak" cümlelerini etrafımızda duyuyor ve belki de söylüyoruzda. Peki sizce bunun sonucunda olanlar tesadüf mü? Belki de hayır.

Sosyolog Robert Merton bu durumu şöyle tanımlıyor "Bir durumun yanlış tanımlanması, yanlışı doğru hale getiren yeni bir davranışa yol açar." İnsan kişiliklerini ele aldığımızda negatifliğe meyilli, pesimist düşünceye sahip kişiler korktuğum başıma geldi şekilinde belirtirler. Bu duruma en güzel örnek ise; bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre idam cezası hükmü verilmiş bir mahkuma bilim adına çok önemli bir deney yapacaklarını ve gönüllü olarak kabul ettiği takdirde hayati önem taşıyan beyin cerrahisi yapılacağı ve sonrasında kanamanın devam edebileceği aynı gün ölebileceğini belirtmişler. İdam cezası almış kişi 3 gün sonra zaten öleceğini belirtir, bir nebze bilime katkım olsun diye bu teklifi kabul eder. Aradan bir gün geçtikten sonra mahkum cezaevinden sadece bayıltılarak çıkartılıyor herhangi bir cerrahi operasyon yapılmıyor ve tekrar bulunduğu hücreye götürülüyor. Ertesi günün sabahında mahkum ölü olarak bulunuyor ve sebebide aşırı kan kaybı olarak belirleniyor. Kısacası korktuğumuz şey başımıza gelmiyor. Bilinçdışımızda korktuğumuz şeye yöneliyor ve kendimize o olayın olabilmesi için yol buluyoruz. İnsan ilişkilerimizde de böyleyiz; "kimse beni sevmiyor, kimse beni anlamıyor.." bunları söylerken aslında insanların bizi sevmemesi için somutluyor ve kendimizi buna inandırarak öyle davranıyoruz.


Kendini gerçekleştiren diye tanımladığım bu olay sosyal psikolojinin bir kavramıdır. Olumlu etkisi yok mu? Tabiki de var. Adını yunan mitolojisinden alan pygmalion etkisi pozitif düşünürsen pozitif sonuçlar olabileceğini belirten bir kavramdır.


Yunan mitolojisinde Pygmalion Kıbrıslı, kadınları hiç sevmeyen işine aşık bir heykeltraştır. Sosyal yaşantısı olmayan Pygmalion'un hayattaki tek gayesi en güzel heykelleri yapmaktır. Tüm gün bu dilsiz heykellerle konuşur. Fildişinden yaptığı bir kadın heykele aşık olur. Her dakika kendi yaptığı bu heykeli okşar, sever ve onunla güzel güzel konuşur ancak heykel cevap veremez. Aphrodite bu adamdan haberdar olur ve onu bu ızdıraptan kurtarmak ister ve bu heykele can verir. Pygmalion şaşkınlığını gizleyemez heykelin canlanıp onun sevgisine karşılık vermesine içten içe o kadar mutludur ki insanlardan kaçmayı bırakır, Pygmalion ve Galatea çok mutlu bir hayat yaşarlar. Bu mitolojik olan hikayenin günümüzde inanışlarımıza göre olması belki imkansız ama pozitif düşüncenin ne kadar kuvvetli olduğunun göstergesi. Günümüzdeki bilimsel araştırmalara göre de okullardaki öğrencileri ne kadar başarabileceklerine inandırırsanız o kadar olumlu sonuçlar alabileceklerini ortaya koymuşlardır.


Özetle insan düşünceleri, kişilik örüntüleri olayların sonucunu belirliyor. Olumlu düşünceler olumlu sonuçlar yaratırken, olumsuz düşünceler negatif sonuçlar ortaya çıkartabiliyor. İşte biz buna kendini gerçekleştiren kehanet diyoruz. Sosyal psikologların çıkarmış olduğu bu teori yaşantımızda olayları kontrol edebilmemiz ve kendimizi tanımamız adına büyük bir adım ne kadar özgüvenli ve pozitif sonuç odaklı olursak o kadar başımıza gelebilecek olumsuzlardan sıyrılmış oluruz.

305 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

RÜYALAR VE BİLİNÇALTI

Rüyayı çok derin bir değerlendirme aracı olarak düşünebiliriz. Sadece psikoterapide değil, insan rüyalarını kendi değerlendirdiğinde de...

Comments


bottom of page